Yazar "Kocazeybek, Bekir Sami" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Antimicrobial peptides: Could cecropin A and nisin be new promising agents for the treatment of anaerobic infections(2024) Kurt, Zeynep; Demirci, Mehmet; Arı, Şule; Tokuç, Edip; Kılınçaslan, Ayşe Ceylan; Ziyad, Muhuyedin Abdirahman; Kocazeybek, Bekir Sami; Toman, Hrisi BaharAntimicrobial peptides (AMPs) may mitigate the danger of increasing antimicrobial resistance. We aimed to determine the activities of catestatin, temporin A, nisin and cecropin A against Bacteroides fragilis ATCC 25285, Prevotella melaninogenica ATCC 25845, Cutibacterium acnes ATCC 6919, Peptostreptococcus anaerobius ATCC 27337 and Peptostreptococcus stomatis DSM 17678. strains. The susceptibility of all anaerobic bacteria was determined by Kirby-Bauer disc diffusion method, agar dilution and broth microdilution method, recommended by CLSI. By broth microdilution the MIC of temporin A for P. anaerobius was 500µg/mL, and MBC >500µg/mL. The MIC of nisin for P. melaninogenica was 200µg/mL, with a MBC of 400µg/mL, for C. acnes, P. anaerobius, and P. stomatis, MIC were 40mg/mL. The MIC of cecropin A for B. fragilis was 50µg/mL, MBC was 500µg/mL. For C. acnes, the MIC was 4µg/mL, MBC was 8µg/mL. The MIC for P. melaninogenica, P. anaerobius and P. stomatis were 8µg/mL, with corresponding MBC values of 16, 32 and 50µg/mL, respectively. Conversely, catestatin proved ineffective against all strains. In conclusion, our study, demonstrated that cecropin A and nisin showed promising results against anaerobic standard strains. We believe thatfurther research conducted to explore those AMPs could hold promise as a treatment option for anaerobic bacterial infections.Öğe Bruselloz şüpheli olgularda brusella seropozitifliğinin araştırılması: dört yıllık retrospektif bir değerlendirme(2019) Taner, Zeynep; Dinç, Harika Öykü; Demirci, Mehmet; Gareayaghi, Nesrin; Kurt, Aykut; Özbey, Doğukan; Kocazeybek, Bekir SamiAmaç: Brucella cinsi bakterilerle oluşan bruselloz, sistemik bir enfeksiyon hastalığı olup dünyanın birçok ülkesinde yaygın olarak saptanmakta ve ülkemizde de oldukça sık görülmektedir. Çalışmamızın amacı, İstanbul ve çevre illerdeki yerleşim bölgelerinden dört yıllık dönemde bruselloz kuşkusu ile merkezimize başvuran 6.045 olgudan alınan serum örneklerinde bruselloz serolojik göstergelerini retrospektif olarak değerlendirmek ve sonuçları yine merkezimizde 2005-2011 yılları arasında gerçekleştirilmiş çalışmanın verileriyle karşılaştırarak değişkenlikleri irdelemektedir. Yöntem: Çalışmamıza Mart 2013- Mart 2017 tarihleri arasında İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı Seroloji/ELISA birimine gönderilen bruselloz şüpheli olgulara ait serum örnekleri dahil edilmiştir. Örneklerden Brucella Serum Aglütinasyon (SAT), Coombs’lu Wright (CT) ve Rose-Bengal (RB) testleri yapılmıştır. Bulgular: Dört yıllık değerlendirme sonucunda, bruselloz şüpheli 6045 olgunun 107 (%1.8)’si seropozitif, 5938 (%98.2)’i seronegatif bulunmuştur. Brusella seropozitif 107 olgunun 73 (%68.2)’ü RB ve SAT ile eş zamanlı pozitif bulunmuş, 34 (%31.7) olgu ise RB ve SAT test sonuçları arasında uyumsuzluk görülmesi nedeniyle, CT sonucuna göre brusella seropozitif olarak belirlenmiştir. Brusella seropozitiflik oranı kadınlarda (%58) erkeklere (%42) göre daha yüksek olsa da istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Olguların %28’inde aile içi aynı kaynaktan bulaş, %48’inde kırsal kesimde yaşama öyküsü saptanmıştır. Sonuç: Verilerimizin retrospektif değerlendirmesi sonucunda, bu çalışmada İstanbul ve çevre illerinde saptadığımız bruselloz seropozitiflik oranı (%1.8), aynı merkezde bir önceki dönem elde edilen orana göre (%3) düşük bulunmuştur. Bruselloz seropozitifliğinin oransal düşüklüğünde, son yıllarda görsel ve yazılı iletişim araçlarındaki artışla hayvansal kaynaklı beslenme konusunda daha bilinçli ve hijiyen kurallarına uyan insan kitlelerindeki artışın rolü olabileceğini düşünmekteyiz.Öğe Çocukluk yaş grubu gastroenteritlerinde rotavirüs ve adenovirüs sıklığı: Ocak 2013-Aralık 2018 Cerrahpaşa Tıp Fakültesi verileri(2019) Dinç, Harika Öykü; Taner, Zeynep; Özbey, Doğukan; Gareayaghi, Nesrin; Sirekbasan, Serhat; Kocazeybek, Bekir SamiAmaç: Gastroenterit kuşkusu ile laboratuvarımıza Ocak 2013-Aralık 2018 yılları arasında rotavirüs ve adenovirüs antijen testi istenen hastalarda dışkı örneğinden antijen pozitifliğinin dağılımı ve demografik verilerle ilişkisinin retrospektif değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Rotavirüs ve adenovirüs antijen varlığı dışkı örneklerinden immünokromatografik yöntem testi (RIDA Quick Rotavirüs/Adenovirus Combi, T-Biopharm, Almanya) kullanılmış olup, ticari kitin önerileri doğrultusunda çalışıldı. Bulgular: Çocuklarda 0-5 yaş arası 1.359 kişide rotavirüs, 1.270 kişide adenovirüs antijen taraması yapıldı. Test uygulanan tüm dışkı örneklerinin 194 (%14.3)’ünde rotavirüs antijeni, 39 (%3.1)’unda adenovirüs antijeni saptandı. Rotavirüs antijen pozitifliği en sık 0-1 yaş (n=141, %72.7) grubunda olup, mevsimsel olarak en sık kış aylarında saptandı. Adenovirüs antijen pozitifliği ise 0-24 ay yaş grubu (n=20, %51.3) arasında saptanmış olup, kış mevsimlerinde sık dağılım söz konusudur. Sonuç: Çocuklarda gastroenterit etkeni olarak en sık görülen rotavirüs, merkezimizden önceki döneme ait yapılan çalışmaya göre daha düşük oranda saptanmıştır. Adenovirüs ise; Türkiye’nin diğer bölgeleriyle aynı orana sahiptirÖğe Enterotoksijenik bacteroides fragilis ve fusobacterium nucleatum bağırsak kolonizasyonunun kolorektal kanser ile ilişkisi: kolon biyopsileri ile yapılan bir olgu kontrol çalışması(2023) Öztürk Bakar, Yeşim; Demiryas, Süleyman; Kılınçarslan, Ayşe Ceylan; Demirci, Mehmet; Kepil, Nuray; Bakar, Murat Tuğberk; Taner, Zeynep; Tokuç, Edip; Ziyad, Muhuyedin Abdırahman; Taşkı, İhsan; Kocazeybek, Bekir Sami; Tokman, Hrisi BaharIn recent years, it has been shown that some bacteria may be associated with colorectal cancer (CRC). In this study, it was aimed to investigate the role of Fusobacterium nucleatum and enterotoxigenic Bacteroides fragilis (ETBF) in the etiology of CRC by comparing the amounts of these bacteria in colon biopsy tissues of patients with CRC and healthy individuals. The amounts of F.nucleatum and ETBF were determined by quantitative polymerase chain reaction (qPCR) in colon biopsy samples taken from 35 CRC and 35 healthy individuals, and the results were compared in the patient and control groups. The detection rate and amounts of F.nucleatum were found to be statistically significantly higher in tissues of female patients with CRC compared to male patients (p= 0.003, p= 0.013, respectively). There was no statistically significant difference between the tissues of female and male patients with CRC in terms of detection rate and amount of ETBF (p= 0.521, p= 0.515, respectively). It was found that in the 50-74 age group, the amount of ETBF was statistically significantly higher in women and men with CRC compared to the controls (p= 0.005, p= 0.047, respectively), while the amount of F.nucleatum was statistically significantly higher in female patients compared to controls. However, no difference was found between male patients and controls (p= 0.009, p= 0.083). It was determined that the detection rate and amount of F.nucleatum in the tissues of patients with CRC, regardless of age and gender, were not statistically different from the controls (p= 0.473, p= 0.995, respectively), however, the detection rate of ETBF and the amount of ETBF were found to be statistically significantly higher (p= 0.002, p= 0.004, respectively). It has been determined that ETBF can play a role in the etiology of CRC in both men and women, and F.nucleatum only in women, in the age range of 50-74 years, when routine screenings for CRC are performed.