Psikoloji Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

https://hdl.handle.net/20.500.12939/64

Listeleniyor 1 - 20 / 46

Exploring variations in discomfort with positive emotions: Emotion beliefs, values and abilities
(2024) Taşfiliz, Duygu
...
Impact of daily politics on emotions, motivation, and well-being during elections
(2024) Taşfiliz, Duygu
...
The evaluation of structural differences between the sleep EEGs of depressive and normal subjects by using itakura distance measure: a preliminary study
(2024) Özbek, Levent; Sütçigil, Levent; Aydın, Hamdullah; Can, Kazım Cihan; Yetkin, Sinan; Par, Asuhan; Özgen, Fuat
Electroencephalogram (EEG): It is used to diagnose, monitor, and manage neurophysiological disorders related to epilepsy and sleep disorders. The definition of sleep and wakefulness in polysomnography is also made with the EEG technique. The relationship between depression and sleep disturbances has been examined in many epidemiological and clinical studies. Clinical observations and studies suggest that the changes in sleep structure in depression are sensitive, even specific. This study aims to research the structural differences in sleep EEGs of healthy subjects and subjects with depressive disorder between their non-rapid eye movement (NREM), non-rapid eye movement (N2), and rapid eye movement (REM) stages by using the Itakura Distance Measure. In comparison between the N2 and REM epochs of the healthy subjects, the distance is short. In the comparison between N2 and REM epochs of depressed subjects with each other and healthy subjects, the distance has been found to be large. The study indicates that the sleep EEG of the patients differs in the N2 stage as much as it does in REM.
Examining social representations of prisons: Experiences, space, and daily productions
(2024) Karasu, Mehmet; Yeşilyaprak, Remziye; Karlıdağ, Sercan
Prisons are spaces in which confinement is implemented as a method of punishment. They are typically surrounded by high walls, iron bars, and wire fences and organized into a ward and cell system. Scholarly attention on and studies that address the social-psychological and spatial aspects of human-prison relationships are scant in the Turkish literature. Thus, the current study aims to reveal the prison representations of the three groups: those (i) with prison experience, (ii) without prison experience but are relatives of prisoners, and (iii) without prison experience and prisoner relatives. The study also aims to examine how prison representations are shared or differentiated among these groups. It conducted a field study using the cognitive mapping method and semistructured interviews with 50 participants (18 women, 32 men) from various cities in Turkey selected via the purposeful, snowball, and convenience sampling techniques. In the semistructured interviews, open-ended questions were formulated to elucidate the perceptions, evaluations, and experiences of the participants toward prisons. Using the cognitive mapping technique, the participants draw mental images of prisons on a blank paper. Data were analyzed by content analysis. The results demonstrated various commonalities, such as the experience of isolation and the spatial characteristics of prisons in the sociospatial representations of the three groups of participants. However, the findings indicate that the participants exhibit diverse social realities constructed and maintained through their representations of prisons. The primary experiences of, the spatial characteristics of prisons and the production in daily communication channels are important factors in the emergence of these social realities.. Furthermore, the results highlighted the explicit role of the social representation of prisons in forming and perpetuating various social realities within a system that sustains power relation and social inequality. Moreover, the findings illustrated that the cognitive maps reveal the spatial elements of prisons, the contingencies of prisoners, and the social conditions of prisons more clearly than did semistructured interviews.
Social representations of İstanbul : Socio-spatial analysis via visual and verbal techniques
(Johannes Kepler Univ., 2023) Karasu, Mehmet; Karlıdağ, Sercan; Tekdemir, Göklem
The aim of this study is to examine how Istanbul is represented visually and verbally adopting the approach of Social Representations. A field study was carried out with 158 undergraduate students in Istanbul. A questionnaire form was administered in the first stage of study including questions about the demographic characteristics of participants, and their metaphors about Istanbul. The drawings as a visual technique were used in the second stage. The results were analyzed by inductive content analysis. The prominent themes in drawings were grouped as 'panorama of Istanbul,' 'problems of Istanbul,' and 'behaviors and appearances of residents in Istanbul.' The results of metaphor analysis revealed the following salient themes: 'contrasts,' 'diversities,' and 'problems.' The social representations of Istanbul are influenced by its socio-cultural diversity, spatial properties, historical background, problems, people's daily activities there.
Sporda beyaz yakalı çalışanların örgütsel sinizm, örgütsel adalet ve örgütsel muhalefet düzeylerinin örgütsel bağlılığa etkisi
(Altınbaş Üniversitesi, 2023) Terlemez, Murat
Bu çalışmanın amacı, spor sektöründe çalışan beyaz yakalıların örgütsel sinizm, örgütsel adalet ve örgütsel muhalefet düzeylerinin örgütsel bağlılığa etkilerinin incelenmesidir. Alan yazın taraması ile başlayan araştırmada elde edilen analiz sonuçları ve bulgulara yer verilmiştir. Spor sektöründe çalışan beyaz yakalıların örgütsel bağlılık düzeylerinin örgütsel sinizm, örgütsel adalet ve örgütsel muhalefet değişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediği ve aralarındaki ilişkiler ile örgütsel sinizm ve örgütsel bağlılık arasındaki ilişkinin örgütsel adalet algısı ile modere edilip edilmediği analiz edilip yorumlanmıştır. Analiz neticesinde tüm değişkenlerin normal dağılıma uyduğu gözlemlenmiş olup varsayımlar sağlandıktan sonra ise hiyerarşik regresyon analizi uygulanmıştır. Örgütsel sinizm ve örgütsel adaletin örgütsel bağlılık üzerinde yordayıcı etkisinin analizi ile elde edilen sonuçlar çerçevesinde, örgütsel sinizm düzeyleri ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasında negatif doğrusal anlamlı ilişki tespit edilmiştir. Katılımcıların örgütsel adalet düzeyleri ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasında pozitif doğrusal anlamlı ilişki bulunduğu, örgütsel muhalefet ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olmadığı da ortaya çıkmıştır. Örgütsel sinizm ve örgütsel adalet düzeyleri arasında da anlamlı bir ilişki tespit edilmiş olup örgütsel sinizm ve örgütsel adaletin birlikte örgütsel bağlılığı anlamlı şekilde yordandığı da görülmüştür. Örgütsel sinizm ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişki üzerinde örgütsel adaletin moderatör etkisi analizi ile elde edilen inceleme sonuçlarında ise örgütsel sinizm ve örgütsel adalet modele anlamlı katkı sağlarken ortak etkileşim etkisinin anlamlı bir katkı sağlamadığı ortaya çıkmıştır.
Social networking sites and relationship social comparison: Effect of relational and individual factors
(2023) Gürsoy, Burak Emre; Özkan, Bengi Öner
The widespread use of the Internet and the popularity of mobile devices have greatly changed our communication habits. Due to their popularity, social networking sites (SNS) are at the center of online relationships, including romantic ones. This paper explores the emerging role of SNS on relationship social comparison (RSC) and individual and relational predictors of RSC. The present study used an experimental design to evaluate the role of relational posts of others' on SNS. Specifically, RSC based on posts by others on SNS were analyzed. In addition, possible other factors that influence the tendency to make RSC, namely relationship satisfaction, investment, quality of alternatives, and adult attachment orientation were examined. The sample of the study consist of 251 participants. 180 (71%) were females and 71 (29%) were males. The sample's mean age was 28.16 (SD=6.32). According to the results, there was no significant effect of exposure to relational posts on RSC. On the other hand, the results showed that anxious attachment style and investment in romantic relationships positively predicted RSC tendency. On the contrary, relationship satisfaction negatively predicted RSC tendencies. This study provided an important insight for understanding the effects of SNS on RSC in terms of individual and relational factors.
Lise son sınıf öğrencilerinin covid-19 salgınından korunma tedbirlerine verdikleri destek, riskli davranışları ve yaşçılık eğilimleri
(2022) Kuşdil, Muharrem Ersin; Tosun, Leman Pınar; Öztürk, Ahu; Alparslan, Kenan; Özdemir, Gamze; Çavuşoğlu, Merve; Kablanoğlu, Anıl; Karlıdağ, Sercan; Polat, Dilan
Türkiye’de COVID-19 salgınına yönelik kısıtlamaların yürürlüğe konduğu Nisan ayında, bir sağlık tedbiri olarak önce altmış beş yaş ve üstündekilere, sonrasında ise 20 yaş altındakilere sokağa çıkma yasağı getirilmiştir. Salgınla mücadelenin başarısı açısından, gençlerin resmî kurumlarca yürürlüğe konan bu tedbirlere yönelik tutumları önemlidir. Sağlık tedbirlerine uymamak, sağlığı tehlikeye atmaktır ve gençlerin riskli davranışlar sergilemeye eğilimleri olduğu bilinmektedir. Mevcut çalışmada, Türkiye’nin büyükşehirlerinde yaşayan gençlerin COVID-19 salgınıyla mücadeleye yönelik tedbirleri destekleme düzeyleri, bu desteğin, riskli davranış ve yaşçılık eğilimleriyle ilişkisi incelenmiştir. Veriler, 2096 (1461:K, 635:E) lise son sınıf öğrencisinden çevrimiçi anket yoluyla toplanmıştır. Öğrencilerin salgınla mücadele amaçlı kısıtlamaları büyük ölçüde destekledikleri, en az desteklenen kısıtlamaların seyahatler ve bir araya toplanmakla ilgili olanlar olduğu görülmüştür. Öz-bildirimlerine göre gençler, nadiren riskli davranışlarda bulunmaktadır ve düşmanca yaşçılık düzeyleri düşük, korumacı yaşçılık düzeyleri görece yüksektir. Bazı yaşam alanlarındaki riskli davranışlar (riskli trafik davranışları ve temizlik kurallarının ihlali) COVID-19 salgınından korunma tedbirlerini desteklemenin anlamlı yordayıcılarıdır ve korumacı yaşçılık, riskli davranışlar kontrol edildikten sonra bile, COVID-19 salgınından korunma tedbirlerini desteklemeyi yordamaktadır.
The concept of wisdom in Turkish cultural context
(2019) Doğruyol, Burak
Bilgelik kavramının Türk örneklemindeki örtük teorilerini ortaya koymak amacıyla, bilgeliğin tanımı ve içeriğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, birinci çalışmada katılımcılardan bilgeliği tanımlamaları istenmiştir. Yirmiyedi (Ort.yaş = 26.41, SS = 2.90) katılımcıya açık uçlu bir soru ile bilgeliği tanımlayan kavramları listelemeleri istenmiştir. Sonuçlar 13 farklı kategori olduğunu göstermiştir. İkinci çalışmada 107 (Ort.yaş = 21.57, SS = 1.76) katılımcı ilk çalışmadan elde edilen kategorileri değerlendirmişlerdir. Faktör analizi sonuçlarına göre iki kategori bulunmuştur; etkileşimsel-duygusal ve derin düşünmek-bilişsel. Bulgular, ilgili yazın bağlamında tartışılmıştır.
Lessons learned from conducting a study of emotions and positive personality change in Syrian origin young adults who have recently resettled in the Netherlands
(2022) Taşfiliz, Duygu; Chung, Joanne M.; Meijer, Laurien; Zonneveld, Renee; Sawaf, Zeina Al; Alajak, Kinan; Moopen, Neha; Rahim, Haza; Çiftçi, Leyla; Alisic, Eva; Stellar, Jennifer E.; Mooren, Trudy; Sleijpen, Marieke; Tesanovic, Tara; Baker, Huda Al; Dali, Rima; Papadantonaki, Marilena; Papakosta, Natalia; Antink, Michelle; Charisopoulou, Sofia; Frens, Marielle; O’Connor, Sarah; Laceulle, Odilia M.
Post-traumatic growth is a compelling idea, yet extant research has often employed retrospective reports of change, rather than examining change over time. Research on samples of people that are traditionally seen as hard-to-reach are rare within personality psychology. In Karakter, we assessed a sample of Syrian origin young adults who recently resettled in the Netherlands (initial N = 168) four times over a 13-month period to examine experiences of adversity, emotions, and positive personality change. Here, we provide a detailed narrative of the research process, beginning with a description of how we incorporated open science practices in Karakter. We then turn to a discussion of the changes, challenges, and opportunities we encountered in the research. In doing so, we discuss conceptual and methodological considerations when examining personality change. We close with suggestions for researchers who are interested in conducting similar studies with populations that are underrecruited in the future.
A longitudinal study of dispositional compassion in Syrian origin young adults resettling in the Netherlands
(2022) Taşfiliz, Duygu; Laceulle, Odilia M.; Stellar, Jennifer E.; Kinan, Alajak; Eva, Alisic; Zeina, Al Sawaf; Laurien, Meijer; Moopen, Neha; Trudy, Mooren; Özoruç, İlayda; Haza, Rahim; Zonneveld, Renee; Chung, Joanne M.
Background: Dispositional compassion is regarded as a facet of Agreeableness, an emotional driver of prosociality, and a primary marker of adjustment. We examined changes in dispositional compassion in Syrian young adults resettling in the Netherlands, as well as the role of migration-related and demographic variables in this change. Methods: We analyzed data from a 4-wave (T1-T4), 13-month longitudinal study (N = 168; T1 Mage = 28.1 years, 70% male) using Latent Growth Curve Modelling (LGCM) in Mplus. Results: Bivariate correlations indicated moderate test-retest correlations across the four waves of dispositional compassion and several correlations with the migration-related and demographic variables. A LGCM indicated a high initial level and small linear decrease in compassion over the four waves. Except for a link between pre-migration adversity and the intercept, the migration-related and demographic variables were not related to either the intercept of the slope of dispositional compassion. Conclusion: Results suggest that high levels of dispositional compassion may be common for Syrian young adults with refugee backgrounds, but on average, slowly decreases over time. The cross-sectional associations between migration-related and demographic variables and dispositional compassion in the absence of a prospective one emphasize the importance of longitudinal research for understanding trajectories of adjustment.
Linking the behavioral immune system to COVID-19 vaccination intention: the mediating role of the need for cognitive closure and vaccine hesitancy
(Elsevier, 2021) Solak, Çağlar; Peker Dural, Hilal; Karlıdağ, Sercan; Peker, Mehmet
Vaccination has become one of the most effective ways of controlling the spread of COVID-19. Consequently, revealing the evolutionary and cognitive antecedents of COVID-19 vaccine hesitancy and vaccination intention has become crucial. Drawing on the theory of behavioral immune system (BIS), we investigate whether perceived vulnerability to disease (PVD) is associated with vaccination intentions through the need for cognitive closure (NCC) and vaccine hesitancy. The data was collected from 525 adults from Turkey. The structural equation modeling results indicate that of the two dimensions of PVD, germ aversion predicts COVID-19 vaccination intention through sequential mediation of NCC and vaccine hesitancy. Perceived infectability, on the other hand, is directly and positively related to vaccination intention. By showing the mediating role of NCC, our results offer an insight as to why germ aversion translates into vaccine hesitancy, and low vaccination intention. We discuss the potential benefits of considering the roles of BIS and NCC in campaigns and policies targeted at increasing COVID-19 vaccine uptake and suggest implications for such practices.
Regulatory focus moderates the effects of feedback valence on resource allocatıon
(Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2021)
Previous studies have mainly examined the effect of regulatory fit in the context of single goal-pursuit. However, the dynamics for multiple goal-pursuits have been left largely unexamined. Therefore, two studies were conducted to explore the role of regulatory fit under the different goal-pursuit conditions. First study, using bogus feedback following regulatory orientation framing for solving anagram tasks, revealed that the fit between prevention focus and negative feedback increased motivation in the post-feedback session. In the second study, participants allocated limited time between the two imaginary goals following regulatory orientation priming. Results showed that participants allocated higher levels of resources when they experience regulatory fit. Results highlighted the importance of the fit experience on resource allocation in the multiple-goal context.
Tepedeki Ev: Korkularımız, kayıplarımız ve keşkelerimiz
(AYNA Klinik Psikoloji Dergisi, 2021)
Bu makalede, Shirley Jackson'ın aynı adlı romanından uyarlanan The Haunting of Hill House (Tepedeki Ev) dizisi incelenmiştir. Tepedeki Ev, bir ailenin yaşadığı travma ve yasları büyümenin çetin süreci içinde incelikle anlatmıştır. Dizideki hayaletler, yaşamdaki kayıpları, keşkeleri ve irili ufaklı korkuları sembolize eder. Dizinin anlatısı; aile temsili, yas kavramı ve ayrışma-birleşme süreci ekseninde incelenmiştir. Bu anlatı içinde aile; geleneksel heteronormatif roller üzerine kurgulanmıştır ve ailenin insanın hayatında bıraktığı köklü etkiler örneklenmiştir. Ev kurgusunda, bir nesne olarak annenin taşıdığı sembolizmden de faydalanılmıştır. Evin ve içindeki hayaletlerin arzusu, insanların orayı asla terk etmemeleridir; bu aile kurumuna bir eleştiri olarak okunabilir. Tepedeki evin temsil ettiği aile, bir hatıradan öte gerçekten de bir ömür peşimizi bırakmayan bir hayalet gibidir. Dizi, yas kavramını ele alırken yasın beş evresini aktarmıştır ve anlatı içinde hikayedeki beş kardeş, Kübler-Ross’un yas kuramının beş evresini simgelemektedir. Yasın evrelerinin birbirinden kopuk olmadığı ve bu evrelerin doğrusal ilerlemediği, zaman zaman evreler arası geçişler görülebildiği kardeşlerin üzerinden sembolik biçimde aktarılmıştır. Dizinin irdelediği bir diğer nokta ayrışma-bireyleşme sürecidir. Dizinin anlatısı, bu sürece çocukların perspektifinden ziyade annenin gözünden yaklaşmıştır. Bu sürecin anne tarafından zorlukla karşılanması ve annenin simbiyotik ilişkinin kırılmasına direnç göstermesi dizideki anne üzerinden sembolik olarak anlatılmıştır.
Yöneticiye ve iş grubuna bağlılığın ilişkili olduğu değişkenler: Benlik kavramı düzeylerinin düzenleyici rolü
(2015) Ok, Afife Başak
Örgütsel yaşamın önemli bir parçası olan örgütsel iletişimin çalışanların işe yönelik tutum ve davranışlarıyla ilişkili olduğu bilinmektedir. Bağlılık konusunda yapılan araştırmalar bağlılığın duygusal, normatif ve devamlılık bağlılığı olmak üzere üç farklı boyuttan meydana geldiğini ve çalışanların çalıştıkları kurumun dışında birlikte çalıştıkları yönetici ve iş grubu gibi farklı hedeflere de bağlılık geliştirebileceğini göstermektedir. Diğer taraftan yakın zamanda yapılan bazı görgül çalışmalar çalışanların sahip oldukları farklı benlik türlerinin bağlılığın farklı boyut ve hedefleriyle ilişkili olabileceği görüşünü desteklemektedir. Bu bağlamda, bu kuramsal çalışmada bir model önerilmekte ve çalışanların yöneticileriyle ve iş grubundaki arkadaşlarıyla iletişimlerinin bu iki farklı hedefe duygusal ve normatif bağlılıklarını yordamada çalışanların sahip oldukları benlik kavramı düzeyinin (ilişkisel ya da kolektif benlik) düzenleyici değişken rolü oynayabileceği öngörülmektedir. Önerilen modelde ayrıca, yöneticiye ve iş grubuna duygusal ve normatif bağlılığın işten ayrılma niyetinin hem doğrudan hem de örgütsel bağlılık üzerinden dolaylı yordayıcıları olacağı ileri sürülmektedir
Psychological factors related to problematic ınternet and smartphone use
(2020) Aka, Başak Türküler; Kalecik, Sezen; Doğruyol, Burak
In today’s world, internet and smartphones have become essential parts of our lives. Besides their advantages, there are also some drawbacks regarding their usage. To investigate these drawbacks, problematic internet and smartphone use has been separately investigated within the scope of behavioral addiction. In parallel to this, present study aimed to investigate the relationship between problematic internet and smartphone use and psychological factors that were related to diverse addictive disorders in a Turkish sample. It was hypothesized that emotion regulation, self-control, depression and social anxiety symptoms, and novelty seeking would predict problematic internet and smartphone use. Data was collected from 337 adults between the ages of 18 and 66 (M = 28.86, SD = 9.72). The results showed that although social anxiety and depression symptoms as well as low self-control predicted problematic internet and smartphone use; novelty seeking predicted only problematic smartphone use. Additionally, difficulties in emotion regulation did not predict problematic internet and smartphone use.
Çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları alanında bir klinik gidiş değerlendirme ölçeği Türkçe formu’nun (HoNOSCA-TR) psikometrik özellikleri
(2020) Halfon, Sibel; Çavdar, Alev; Kara, Demet
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Alanında Bir Klinik Gidiş Değerlendirme Ölçeği (Health of the Nation Outcome Scales for Children and Adolescents (HoNOSCA) İngiltere’de ruh sağlığı alanında sonuç tarama amacıyla klinisyenler tarafından doldurulmak üzere geliştirilmiştir. Ölçeğin geçerliği ve güvenirliği Türkiye’de küçük bir örneklem üzerinde daha önce değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın amacı HoNOSCA’nın Türkçe uyarlamasının (HoNOSCA-TR) geçerlik ve güvenirliğinin daha geniş bir örneklem ile saptanmasıdır. İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nde psikoterapi gören 168 çocuğun aile, öğretmen ve terapistlerinden psikoterapinin başında ve sonunda HoNOSCA-TR’nin yanı sıra Çocuk ve Genç Davranış Değerlendirme Ölçeği, Öğretmen Bilgi Formu ve Çocukların Global İşlevsellik Skalası’nı doldurmaları istenmiştir. HoNOSCA-TR’nin faktör yapısı açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi ile incelendiğinde faktör örüntülerinin özgün ölçekteki örüntüyle örtüşmediği; ancak davranış ve bilişsel sorunlar, algısal ve fiziksel bozulmalar, duygusal ve sosyal sorunlar olmak üzere üç faktöre ayrıştığı ve kavramsal olarak tutarlı, istatistiki olarak anlamlı bir yapı oluşturduğu görülmüştür. Ancak, faktörlerin iç tutarlılıkları zayıftır. HoNOSCA-TR diğer değerlendirme ölçekleri ile anlamlı istatistiki ilişki göstermiş ve danışanları tanıya göre ayrıştırmıştır. Ayrıca kodlayıcılar arası güvenirlik ve test-tekrar test güvenirliği yeterli düzeyde bulunmuştur. Danışanların psikoterapi öncesi ve sonrası puanlarında bulunan anlamlı farklılaşma HoNOSCA-TR’nin değişime hassasiyetine işaret etmiştir. Bu çalışma, HoNOSCA-TR hakkında daha önce yapılan geçerlik ve güvenirlik çalışmasını desteklemektedir. Ölçeğin birleşen ve ayrıştırıcı geçerliği, kodlayıcılar arası güvenirliği ve test-tekrar güvenirliği yeterli düzeyde bulunmuş; faktör yapısı ve iç tutarlılığı konusunda çalışmalara devam edilmesi gerektiği görülmüştür.
Kimlik üzerine sosyal psikolojik açımlama ve kritikler: Bir Yaşar Kemal öyküsü örneğinde kimlik olgusuna ilişkin meta-teorik değerlendirmeler
(2019) Karlıdağ, Sercan
Kimlik, kavramsal ve kuramsal içerimleri zengin bir olgudur. Bu yazıda kimliği ele alan farklı sosyal psikolojik adresleri değerlendirmek amaçlanmaktadır. Bu amaçla, (i) Yaşar Kemal’in ‘Süpürge’ isimli öyküsündeki Veli karakterinin kimlik oluşumunu izleyerek sosyal psikolojide kimlik okumaları için açıklamalar üretilmiş; (ii) karşılaştırmalı bir kritik ile sosyal boyutu üzerinde durulmuş ve (iii) genel ölçekte bir edebi eseri inceleme nesnesi yaparak sosyal psikoloji ile edebiyat arasında bağ kurmaya çalışılmıştır. Açıklama düzeyleri, epistemolojik temeller, akışkanlık/durağanlık, disiplinlerarasılık, keşfedicilik/inşa edicilik ve tarafsızlığa karşı sosyo-politik angajman konuları kimliğin sosyal psikolojik açılımlarında ‘sosyal’i anlamlandırmak üzere ‘muğlak standartlar’ olarak değerlendirilmiştir. Kimliğe ilişkin sosyal psikolojik yaklaşımlar, bu sabit addedilemeyecek kıstaslara göre sosyal veya asosyal açıklama düzeyinde olabilmektedir. Yazının son kısımda, kimliği ele alan sosyal psikolojik adreslerdeki ortaklık fikri üzerine ve öykü karakteri Veli’nin ötesinde toplumsal bağlama yönelik tartışmalar yer almaktadır.
Do self-presentatıon tactıcs medıate the relatıonshıp between self-regulatory orıentatıons and problematıc ınternet use?
(2019) Doğruyol, Burak; Karabağır, Ece
Problematic Internet use has been an important topic for researchers. Though, (problematic) Internet use is a motivated action, underlying motivations are largely unexamined. Therefore, in the current study, effects of selfregulatory orientations (i.e., promotion and prevention self-regulatory foci) with the mediating role of selfpresentation tactics on problematic Internet use was examined on 225 university students who use the Internet mostly for social network sites (SNSs). Portrait Values Questionnaire was used to determine participants’ selfregulatory orientations (prevention focus and promotion focus). Self-Presentation Tactics Scale was used to determine the type of mainly used tactics (defensive and assertive) on SNSs. Problematic Internet Use Scale was used to determine the consequences of their Internet use. Results revealed that neither prevention focus, nor promotion focus orientations directly predict problematic Internet use. As expected, defensive self-presentation tactics mediate the relationship between promotion focus and problematic Internet use. Therefore, focusing on gains –rather than a loss- on the SNSs leads to more defensive self-presentation tactics which in turn leads to problematic Internet use.
Parental attachment anxiety and avoidance predicting child's anxiety and academic efficacy in middle childhood
(Faculty of Arts and Sciences in Rijeka, 2015) Sümer, Nebi; Harma, Mehmet
Previous work has documented that attachment security is systematically linked with child adjustment and academic competence. This study aims to examine the associations between parents' own report of anxious and avoidant attachment and their children's report of trait anxiety and academic self-efficacy in math and Turkish literature courses. Mothers (N=1539) and fathers (N=1436) from four cities in Turkey, separately completed the measures of attachment orientations, and their children (N=1877), attending 4th and 5th grades, completed the measures of trait anxiety and academic self-concept on math and literature courses in their school. Regression analyses showed that whereas mother attachment anxiety predicted boys' trait anxiety, father attachment avoidance predicted girls' anxiety. In predicting academic self-efficacy, mother attachment avoidance predicted their son's and father attachment anxiety predicted their daughter's academic self-efficacy in both math and literature courses. Our results confirmed the importance of having a warm and secure romantic attachment between spouses in marriage, not only for their relationship satisfaction and happiness, but also for their children's emotional adjustment and academic competence. © 2015, Faculty of Arts and Sciences in Rijeka. All rights reserved.

Güncel Gönderiler