Kadınlara yönelik şiddetin karşılaştırmalı bir analizi: Cadı avlarından Türkiye’deki kadın cinayetlerine
Yükleniyor...
Tarih
2022
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Cadı avları, cadı veya büyücü olduğuna inanılan kimselerin suçlanması, yakalanması ve yargılanmadan
cezalandırılmasıdır. Cadılığın, başka bir kişinin sağlığını, davranışını etkilemek ya da sosyal bir probleme neden
olmak için gerçekleştirildiğine inanılmaktadır. Kadınların cadı olarak suçlanması ve damgalanması, temelini, kadın
düşmanı ve ataerkillik üzerine inşa edilmiş köklü batıl inançlardan ve sistemlerden almaktadır. Küreselleşme,
sömürgeleştirme ve kapitalizm gibi farklı ekonomik ve politik durumlarla kadına yönelik şiddet artarak devam
etmekte ve meşrulaştırılmaktadır. Böylece kadınları “cadılaştıran” politikalar ile kadın bedeni yeniden inşa
edilerek, ataerkil ideolojiler kendi sistemlerini sürdürmeye uygun bir algı oluşturmaktadır. Türkiye’de ismi
konulmuş bir “cadılık” olgusu bulunmamasına rağmen kadınlar şiddete maruz bırakılmakta, işkence görmekte ve
öldürülmektedir. Kadınların “cadı” olarak adlandırılıp “cadılık” ile suçlandıkları gözlemlenmese de Türkiye’de
kadınlara yönelik bir “cadı avı” gerçekleştirildiği düşünülmektedir. Bu çalışmada, cadı avlarına ilişkin uluslararası
karşılaştırmalı literatür incelenerek, kadın cinayetlerinin Türkiye bağlamında değerlendirilmesi planlanmaktadır.
Witch hunts are the accusation, arrest, and punishment of people believed to be witches or wizards without trial. Witchcraft is believed to be practiced to affect another person's health, behavior, or cause a social problem. The accusation and stigma of women as witches is rooted in deep-rooted superstitions and systems built on misogyny and patriarchy. Violence against women increasingly continues and is legitimized by different economic and political situations such as globalization, colonization and capitalism. Thus, by reconstructing the woman body with policies that "witching" women, patriarchal ideologies create a perception suitable for maintaining their own systems. Although there is no named "witchcraft" phenomenon in Turkey, women are exposed to violence, tortured and killed. Although it is not observed that women are called "witches" and accused of "witchcraft", it is thought that a "witch hunt" for women is carried out in Turkey. In this study, it is planned to evaluate femicide in the context of Turkey by examining the international comparative literature on witch hunts.
Witch hunts are the accusation, arrest, and punishment of people believed to be witches or wizards without trial. Witchcraft is believed to be practiced to affect another person's health, behavior, or cause a social problem. The accusation and stigma of women as witches is rooted in deep-rooted superstitions and systems built on misogyny and patriarchy. Violence against women increasingly continues and is legitimized by different economic and political situations such as globalization, colonization and capitalism. Thus, by reconstructing the woman body with policies that "witching" women, patriarchal ideologies create a perception suitable for maintaining their own systems. Although there is no named "witchcraft" phenomenon in Turkey, women are exposed to violence, tortured and killed. Although it is not observed that women are called "witches" and accused of "witchcraft", it is thought that a "witch hunt" for women is carried out in Turkey. In this study, it is planned to evaluate femicide in the context of Turkey by examining the international comparative literature on witch hunts.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Cadılar, Cadı Avları, Cadılık, Kadın Cinayetleri, Kadına Yönelik Şiddet, Toplumsal Cinsiyet, Witches, Witch Hunts, Witchcraft, Femicide, Violence Against Women, Gender
Kaynak
International Journal of Social Inquiry
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
15
Sayı
1
Künye
Kara, Y. (2022). Kadınlara yönelik şiddetin karşılaştırmalı bir analizi: Cadı avlarından Türkiye’deki
kadın cinayetlerine. International Journal of Social Inquiry 15(1), 69–84.