Uluslararası İlişkiler Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

https://hdl.handle.net/20.500.12939/68

Listeleniyor 1 - 20 / 49

Engaging minorities under emergency: Turkish modular emergency and the Kurdish case revisited
(2023) Kaliber, Alper; Whiting, Matthew
Minorities are particularly vulnerable during times of emergency, particularly those that challenge the state. However, it is not understood how minorities can be targeted through emergency decrees despite the government agreeing they had nothing to do with the reasons for declaring the state of emergency. The Turkish emergency in 2016 highlights this little-understood tendency where the government constructed an emergency around a threat from coup plotters, but then much of the subsequent extraordinary legislation targeted the Kurdish minority. We argue that this was possible because the Turkish government engaged in modular emergency rule. Modular emergency rule combines modes of ordinary rule with emergency powers, thus blurring the boundaries between the two. Emergency measures were laid on top of already existing policies that sought to restrict Kurdish politics in public life. In this way, modular emergency rule became more than just a transient form of government.
Securing the exception through securitization: Turkish modular emergency in the making
(Routledge, 2022) Kaliber, Alper
This study argues that the Schmittian exceptionalist view drawing on the norm/exception dichotomy is ill-equipped to grasp the nature and operation of current modular emergency regimes where normalcy and emergency coexist as different, yet intertwined modes of governance. These regimes are modular as they enable the interchangeable and simultaneous use of ordinary and extraordinary powers and legislation by executives. In modular emergencies, securitization plays a key role to create a “strategic ambiguity” where the distinction between the “normal” and the “exceptional” becomes untenable and invisible. In securitized political environments, it becomes increasingly difficult for societies to gauge if expanded executive powers and exceptionalist practices are justifiable, reasonable and proportional. Turkey was ruled under a nationwide state of emergency (SoE) for two years declared on 20 July 2016 soon after a failed coup attempt against the Turkish government. Even though the SoE was formally lifted in July 2018, the emergency powers and exceptionalist practices have become entrenched and institutionalized under the guise of the “presidential system of government” designed as a rule of modular emergency.
Jeokültür ve Dünya sistemi: Wallerstein’ı yanlış mı anladık?
(2020) Aksu Ereker, Fulya; Özer, Utku
Jeokültür kavramı, özellikle Soğuk Savaş Sonrası dönemde genel olarak Uluslararası İlişkiler literatüründe, özel olarak da jeopolitik ve dış politika çalışmalarında oldukça sık kullanılan bir kavram haline gelmiştir. Bununla birlikte kavramın bu çalışmalarda ilk kez Immanuel Wallerstein tarafından “Dünya Sistemleri Analizi” kapsamında tanımlandığı ve kavramsallaştırıldığı şekliyle kullanıldığını söylemek olanaklı değildir. Wallerstein’in kavramsallaştırmasında jeokültür dünya sisteminin meşruiyet sağlayıcı ideolojisini tanımlamak üzere kullanılmaktadır, dolayısıyla sistemik bir fenomendir. Oysa jeokültürü tekil devletlerin dış politikalarının bir aracı anlamında kullanmak, Wallerstein’ın kavramsallaştırmasıyla örtüşmemektedir. Bu çalışmanın temel amacı Wallerstein’ın kendisinin ortaya koyduğu bir kavramın Uluslararası İlişkiler literatüründe ancak bağlamından çıkarılarak yaygın şekilde kullanılabiliyor olmasının nedenlerini anlamaktır. Bu amaçla çalışmanın ana eksenini Wallerstein’ın jeokültür kavramsallaştırmasını anlama çabası oluşturmaktadır. Bu doğrultuda çalışmanın temel argümanı, kavramın içeriğinin değiştirilerek Uluslararası İlişkiler’in ana akım yaklaşımlarına uygun hale getirildiğidir.
Niyazi Berkes’in çağdaşlaşma tasarımında hegelyan ilerleme ve tarihin sonu: ‘Türkiye’de Çağdaşlama’yı yeniden okumak
(2020) Ereker, Fulya; Özer, Utku
Niyazi Berkes’in Türkiye Cumhuriyeti’nin 50. yılında yayınlanan eseri “Türkiye’de Çağdaşlaşma”, esas olarak 17. yüzyıldan 20. yüzyıl başında çözülüşüne kadar Osmanlı İmparatorluğunu ele alan bir tarih çalışmasıdır. Berkes’in çalışmasını benzeri Osmanlı tarihi çalışmalarından ayıran önemli bir özelliği Berkes’in tarih anlayışıdır. Berkes kendisinden önce gelen geleneksel tarih yazımından farklı olarak Osmanlı tarihinin gelişmelerini bir kırılma veya bozulma olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne gidişin ön koşuları olarak ele almaktadır. Başka bir ifadeyle tarih Türkiye Cumhuriyeti’ne varmak üzere ilerlemiştir. İlerlemeci tarih anlayışının tipik bir ifadesi olan bu yaklaşım, tarihi Prusya Devleti’ne doğru ilerleyen ve burada son bulan bir olgu olarak elen Hegel’in yaklaşımıyla önemli benzerlikler taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı Berkes’in “Türkiye’de Çağdaşlaşma” eserinden yola çıkarak Berkes ve Hegel’in tarih yazımlarını ilerlemeci tarih anlayışı çerçevesinde incelemektir. Bu bağlamda öncelikle her iki düşünürün tarih tasavvurunun temel referans noktası olarak görülen ilerleme düşüncesinin incelenmesinin ardından her iki düşünürün tarih tasavvurları ayrı ayrı analiz edilerek son aşamada aradaki benzerlik ve/veya farklılıklar üzerinden bir çıkarıma ulaşılması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda Niyazi Berkes’e dair analiz, diğer eserlerini ve bu eserlerde ortaya koyduğu fikirleri de göz ardı etmeden, “Türkiye’de Çağdaşlaşma” (Berkes, 2014) eserine dayanırken (Berkes, 2014), Hegel analizinde esas olarak Philosophy of History’den (Hegel 2001) yararlanılmıştır.
A litmus test for the EU’s longest year: Solidarity principle and challenges by COVID-19 in 2020
(Uluslararası İlişkiler – Journal of International Relations, 2021) Ocak, Pırıl Akın; Erhan, Çağrı
Solidarity is one of the oldest but still ambiguous principles of the European Union (EU). In the year 2020, COVID-19 took its place among many other previous litmus tests over solidarity. Initial reluctance of European instutions and lack of effective joint counter-disaster mechanisms, to cope with the unprecedented social and economic devastation caused by the pandemic, triggered once more a wave of harsh criticism of solidarity principle. Although the pandemic did not reach to its end, and it is still too early to measure its overall results in the EU, the article asserts that, a positive tendency for European members’ adherence to solidarity principle is on rise.
Water, sewage and sanitation: Infrastructure projects and public health in Izmir in the late Ottoman Empire
(Routledge Taylor&Francis Group, 2021) Adak, Ufuk
As an international commercial hub and the administrative capital of the province of Aydın, Izmir benefitted from a range of municipal services including paving, lighting, and the construction of water lines and a sewage system, as well as various sanitary applications in the late Ottoman Empire. In addition to the private companies' 'concession hunting', the infrastructure projects such as the distribution of water and the establishment of a sewage system were also the result of the public's demands, often seen in the columns of the local press in Izmir. By delving into the imperial and local primary sources, this article attempts to understand the application of infrastructure projects and their implications in Izmir in the late Ottoman Empire.
İşgörenlerin güçlendirme algılarının sorumluluk üstlenme davranışları üzerindeki etkisi: İşe adanmışlık ve iş tatmini değişkenlerinin aracılık rolü
(2015) Maden, Ceyda Eyiusta
Bu çalışmanın başlıca amacı işgörenlerin örgütlerindeki güçlendirme uygulamaları ile ilgili algılarının, iş tatmini ve işe adanmışlık yoluyla, sorumluluk üstlenme davranışlarını etkileyip etkilemediğini kavramsal bir model üzerinden deneysel olarak test etmektir. Çalışma kapsamında, İstanbul’da, finans, eğitim, telekomünikasyon, teknoloji, inşaat ve üretim sektörlerinde faaliyet gösteren farklı kurumlardaki 242 katılımcıdan anket yöntemiyle veri toplanmıştır. Yapılan yapısal eşitlik modeli analizleri sonucunda, işgörenlerin güçlendirme algıları ile iş tatminleri ve işe adanmışlıkları arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki bulunmuştur. Bununla beraber, işgörenlerin işe adanmışlıklarının sorumluluk üstlenme davranışları üzerinde anlamlı ve pozitif bir etkisi olduğu görülürken; iş tatmininin bu davranışlar üzerinde negatif bir etkisi olduğu saptanmıştır. İş tatmini ve işe adanmışlık değişkenlerinin işgörenlerin güçlendirme algıları ve sorumluluk üstlenme davranışları arasındaki ilişkide aracılık rolü oynadığını öne süren hipotezler de aracılık testleriyle doğrulanmıştır. İş görenlerin güçlendirme algısı ile sorumluluk üstlenme davranışları arasındaki ilişkiye ve iş tatmini ile işe adanmışlık değişkenlerinin bu ilişkideki aracılık rolüne odaklanan bu çalışmanın bulgularının, iş dünyasındaki uygulamalara çeşitli katkılar sağlayacağı ve ülkemizde benzer konularda yapılabilecek diğer çalışmalara ışık tutacağı düşünülmektedir.
1924 ve 1926 tarihli belediye kanunu layihaları: Cumhuriyet belediyecilik anlayışının kurucu adımları
(2016) Şinik, Bilal; Uçar, Aslı Yılmaz; Dik, Esra
Türkiye'de Cumhuriyet'in ilanı sonrasında yerel yönetim sistemine dair atılan ilk adım 1924 tarihli 442 sayılı Köy Kanunu'dur. Kentsel yerleşim alanlarının idaresi ise ancak 1930 tarihli 1580 sayılı Belediye Kanunu ile kurulmuştur. Belediye Kanunu'nun 1930 yılında kabul edilmesinden dolayı, Cumhuriyet yerel yönetim tarihi 1930 yılından başlatılır. Oysa Cumhuriyet'in ilan edilmesinden hemen sonra belediye kanunu hazırlıklarının başladığı bilinmektedir. Döneme dair yapılan arşiv taramasıyla 1924 ve 1926 tarihlerinde olmak üzere iki ayrı Belediye Kanunu Layihasına erişilmiştir. Çalışma, 1924 ve 1926 tarihli Belediye Kanunu Layihalarını incelemektedir. Çalışma, Cumhuriyet'in erken dönemlerinde belediye sistemi kuruluş çalışmalarına ışık tutmayı ve belediyecilik anlayışının gelişimini ortaya koymayı amaçlamaktadır
İşgal İstanbul'unda Müdafaa-i Milliye'nin kuruluşu üzerine bir değerlendirme: İttihatçılar, komünistler, sosyalistler
(2016) Ülker, Erol
Bu yazı, işgal altındaki İstanbul'da Müdafaa-i Milliye isimli teşkilatın kuruluşunu konu almaktadır. İlk olarak, şehrin Müslüman kesimleri arasında önemli bir etkiye sahip olan bu direniş örgütünün, 1920 yılının ilk yarısında, İngiliz, Fransız ve İtalyan askeri makamları İstanbul'un yönetimine resmi olarak el koyduğu sıralarda ortaya çıktığı tartışılmaktadır. Daha sonra, Müdafaa-i Milliye teşkilatının kuruluş sürecinde İttihatçıların rolü ve bu teşkilatın İstanbul'da faaliyet gösteren komünist ve sosyalist hareketlerle ilişkileri incelenmektedir.
Türkiye - Avrupa Birliği müzakere sürecinde ilk on yılın muhasebesi (2005-2015)
(2016) Erhan, Çağrı; Akdemir, Erhan
Bu makalede Türkiye - Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde müzakere sürecinin ilk on yılı olan 2005 - 2015 dönemini incelenmektedir. Bu dönemin ele alınmasının temel sebebi söz konusu dönemin Türkiye - AB ilişkilerinde müzakere sürecini ve Türkiye'nin AB'ye muhtemel üyeliğinin son safhasını barındırmasıdır. Bu çerçevede makale Türkiye - AB ilişkilerinin kısa tarihsel gelişimini, müzakerelerin başlatılması kararını, müzakerelere geçiş ve başlangıç süreçlerini ele almakta, müzakerelerin özünü ve hızını değerlendirmekte, müzakerelerdeki mevcut durumu ve müzakerelerin geleceğine yönelik çıkarımlarda bulunmaktadır. Bu çerçevede AB ilerleme raporları da kapsamlı şekilde ele alınacaktır
Nietzsche ve realizm: Nietzsche’de güç istenci kavramı ve realist paradigma
(2019) Yüksel, Ufuk Serhat; Ateş, Ahmet Emre
Bu çalışmada, Nietzsche’nin felsefesinde güç istenci düşüncesi, uluslararası ilişkiler disiplininin temel tartışmaları özelinde, yeni paradigmayla ilişkili olarak tartışılmıştır. Bu tartışmalar daha çok E.H. Carr, Morgenthau, Waltz gibi isimlere referansla realist paradigma çerçevesinde ele alınacaktır. Güç istenci kavramı uluslararası ilişkiler perspektifinden değerlendirilecek, uluslararası ilişkiler açısından büyük kırılma noktalarının tespit edilmesinde güç istencinin belirleyici rolü saptanacaktır. Nietzsche’nin güç istenci düşüncesiyle ortaya koyduğu yeni paradigmanın, çatışmaya ve sürekli çıkar mücadelesine dayalı perspektifi multidisipliner bir bakış açısıyla birleştirme iddiası değerlendirilecektir. Çalışmanın temel hedefi, uluslararası ilişkiler disiplinindeki tartışmalara, özellikle realist paradigma çerçevesinde, bu alanda sınırlı düzeyde tartışılan Nietzsche’nin siyaset felsefesi üzerinden yeni bir açılım getirmek ve Nietzsche’nin güç istenci düşüncesiyle, realizmin güç kavramı arasındaki ortak noktaları değerlendirmektir.
Analysıs of structural transformatıon ın the Turkey’seconomy after 2001 crısıs: testıng wıth 2008 economıc crısıs and European Unıon relatıons
(2018) Kara, Serkan
The existing debates on the Turkey-European Union relations contained that within the framework of mutual interest and economic based relations after the 2008 global economic crisis. This paper would aim to explain economic transformation of Turkey after the November 2000 and February 2001 crises, and the benefits for Turkey in the 2008 global crisis. This study carried out in Turkey's transformation in the economy since 2001, explaining in cooperation with the IMF and the World Bank, the relations between Turkey- European Union would describe via to existing data, and current research.
Küreselleşme kavramının siyasi tarih yazımına etkileri
(2018) Sıvış, Efe
Küreselleşme kavramının 1990’lı yıllardan itibaren akademik yazımda yoğun olarak kullanıldığı ve söz konusu kavramın siyasi tarih yazımı üzerindeki etkisinin belirginleştiği görülmektedir. Bu çalışmada; bireylerin, ürünlerin, hizmetlerin ve bilginin ülkelerarası dolaşımının serbestleştiği bir süreç olarak kavramsallaştırılan küreselleşmenin siyasi tarih yazımı üzerindeki etkileri ele alınmaktadır. Toplumlar arası etkileşimin dramatik bir biçimde artması, yaşanılan ortak gezegenin tarihinin yazılması ihtiyacını beraberinde getirmiştir. Bu ihtiyaca yanıt vermesi beklenen yaklaşım olarak küresel tarih yazımı öne çıkmaktadır. Çalışmada küresel tarihin selefi olarak konumlandırılan dünya tarihi yazımının temel özellikleri incelenmiştir; Bunlar Batı merkezli yaklaşım, ulus devlet temelli yaklaşım, modernleşme teorisi eksenli yaklaşımlardır. Makalenin ana sorusu, küreselleşmenin etkisindeki tarih yazımında bu özelliklerde bir dönüşümün yaşanıp yaşanmayacağıdır. Çalışmada dünya tarihi yazımının özelliklerinin bir biçimde dönüşüm geçirecekleri savunulmakta ve söz konusu dönüşümün niteliği üzerinden tartışmalar yürütülmektedir. Bununla beraber küresel tarih perspektifiyle gerçekleştirilmiş çalışmalardan örnekler verilmiş, söz konusu çalışmaların geleneksel dünya tarihi anlayışından farklı olan yönleri ortaya konulmuştur.
Reflecting on the reflectivist approach to qualitative interviewing
(2019) Kaliber, Alper
This study aims to reflect on qualitative interviewing with a particular emphasis on semi-structured interviewing (SSI), with the purpose of guiding students and young scholars of International Relations and Political Science who will use this method in their research. This study begs to differ from both radical postpositivist’s deep scepticism which makes any scientific inquiry almost impossible as well as from positivism’s unreflective, unproblematized, instrumental approach to interviewing. It proposes a reflectivist approach to qualitative interviewing that emphasizes the political nature of the interviewing process with various political, ethical and even social consequences. The reflectivist approach requires researchers to be self-critical at all times, in particular concerning their role and influence on the interview setting and the interviewee. This article proceeds as follows: It first addresses my own research on the nexus between civil society and the Kurdish question in Turkey, where SSI has been operationalized as the main research method. It then addresses the positivist and post-positivist debates on qualitative interviewing as well as the reflectivist approach that this study promotes. The article then engages in SSI in three distinct stages: pre-interview, interview and post-interview phases. Finally, the concluding part introduces some works utilising interviewing in Turkish IR and wraps up the theoretical/ methodological arguments disseminated throughout the study at hand.
The EU's "rhetorical entrapment" in enlargement reconsidered: Why hasn't it worked for Turkey?
(2012) Saatçioğlu, Beken
This article analyzes the EU's December 2004 Brussels decision regarding membership talks with Turkey. While the Brussels Council launched accession negotiations with Turkey, the adopted Framework for Negotiations formulated exceptionally stringent membership terms. This is a puzzle for normative institutionalism because prior to Brussels, Turkey had sufficiently complied with the EU's liberal democratic membership criteria and systematically engaged in "rhetorical action" to "entrap" the EU in its liberal, inclusionary enlargement discourse. It is argued that the puzzle is explained by how the EU member states' enlargement preferences played out in an intergovernmental bargaining context when it came to the inclusion of Turkey.
The AKP's shifting support for EU accession: Secular constraints, organizational capacities and religious ideas
(Taylor and Francis, 2013) Saatçioğlu, Beken; Elbasani, Arolda
In Turkey’s June 2011 elections, the Islamic-rooted AKP won another landmark victory to form its third, consecutive majority government. This firm return of Islamic values to the public ‘square’has solicited many questions about the direction of Turkish politics and the future of Turkey’s EU accession path. For some, the AKP epitomizes a platform of ‘unabashed pursuit of EU membership’(Özel 2008: 57) and the most developed example of ‘Muslim democracy today’(Nasr 2005: 25). In fact, many agree that Turkey has overseen an impressive period of transformation and delivered the most ambitious reforms required to proceed towards EU accession under AKP rule. These reforms, however, have not silenced critics, who have tagged the AKP’s reforms as an electoral strategy hiding ‘red-line’Islamic demands (Baran 2008). Despite the controversy, research shows convincingly that the AKP’s enthusiastically driven democratic reforms during its first term have collapsed into stalled democratization and EU fatigue during its second and third terms in office. This chapter seeks to explain why the AKP has adopted different positions towards European integration and the democratization reforms that it entails in different time periods in office. In particular, what explains the party’s declining support for the EU integration project after its second return to office in 2007?
Orphans and destitute children in the late Ottoman empire
(Syracuse University, 2014) Maksudyan, Nazan
History books often weave tales of rising and falling empires, royal dynasties, and wars among powerful nations. Here, Maksudyan succeeds in making those who are farthest removed from power the lead actors in this history. Focusing on orphans and destitute youth of the late Ottoman Empire, the author gives voice to those children who have long been neglected. Their experiences and perspectives shed new light on many significant developments of the late Ottoman period, providing an alternative narrative that recognizes children as historical agents. Maksudyan takes the reader from the intimate world of infant foundlings to the larger international context of missionary orphanages, all while focusing on Ottoman modernization, urbanization, citizenship, and the maintenance of order and security. Drawing upon archival records, she explores the ways in which the treatment of orphans intersected with welfare, labor, and state building in the Empire. Throughout the book, Maksudyan does not lose sight of her lead actors, and the influence of the children is always present if we simply listen and notice carefully as Maksudyan so convincingly argues. © 2014 by Syracuse University Press.
Preface: Kaffee und kuchen
(Berghahn Books, 2014) Maksudyan, Nazan
Saturday afternoon. A very elegant old little cafe on Starowislna Street. Small square tables, dark colored curtains on the windows, and the smell of burned sugar and cotton candy. Two wery well dressed women in their seventies enter through the door proudly taking of their gracefull little hats and leather gloves.
Introduction
(Berghahn Books, 2014) Maksudyan, Nazan
It is well established that men and women have considerably varied experiences of the city relation to housing, use of transport, relative mobility, and spheres of employment.
Women and the city, women in the city: A gendered perspective on Ottoman urban history
(Berghahn Books, 2014) Maksudyan, Nazan
ON BARAK, Times of Tamaddun: Gender, Urbanity, and Temporality in Colonial Egypt. SEVGI ADAK, Women in the Post-Ottoman Public Sphere: Anti-Veiling Campaigns and the Gendered Reshaping of Urban Space in Early Republican Turkey. ULRIKE FREITAG, Playing with Gender: The Carnival of al-Qays in Jeddah. VAHÉ TACHJIAN, Mixed Marriage, Prostitution, Survival: Reintegrating Armenian Women into Post-Ottoman Cities. NAZAN MAKSUDYAN, “This Time Women as Well Got Involved in Politics!”: Nineteenth Century Ottoman Women’s Organizations and Political Agency. NORA LAFI, Early Republican Turkish Orientalism? The Erotic Picture of an Algerian Woman and the Notion of Beauty between the “West” and the “Orient.” CHRISTOPH HERZOG, The Urban Experience in Women’s Memoirs: Mediha Kayra’s World War I Notebook.

Güncel Gönderiler