Meslek Yüksekokulu Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 7 / 7
  • Öğe
    Multi-modal Battle Royale optimizer
    (Springer, 2024) Çiçek, K. Dilşad; Akan, Taymaz; Bayat, Oğuz
    Multimodal optimization poses a challenging problem in the field of optimization as it entails the discovery of multiple local and global optima, unlike unimodal optimization, which seeks a single global solution. In recent years, the significance of addressing multimodal optimization challenges has grown due to the real-world complexity of many problems. While numerous optimization methods are available for unimodal problems, multimodal optimization techniques have garnered increased attention. However, these approaches often grapple with a common issue: the determination of the niching parameter, necessitating prior knowledge of the problem space. This paper introduces a novel multimodal optimization approach that circumvents the need for prior problem space knowledge and avoids the challenge of predefining the niching parameter. Building upon the Battle Royal Optimization (BRO) algorithm, this extended version formulates a multimodal solution by utilizing Coulomb's law to identify suitable neighbors. The incorporation of Coulomb's law serves the dual purpose of identifying potential local and global optima based on fitness values and establishing optimal distances from solution candidates. A comparison study was done between the MBRO and seven well-known multimodal optimization algorithms using 14 benchmark problems from the CEC 2013 and CEC 2015 competitions to see how well it worked. The experimental results underscore MBRO's proficiency in successfully identifying most, if not all, local and global optima, positioning it as a superior solution when compared to its competitors.
  • Öğe
    Otonom araçların hukuki sorumluluğunun Türk ve Alman hukuku kapsamında değerlendirilmesi
    (2020) Şahin, Asena Damla
    Bir bilgisayar bilimi kavramı olan yapay zeka her gün gelişen teknoloji ile daha çok hayatımıza dahil olmaktadır. İnsanların yaptığı birçok işlemi yerine getirebilen bu makineler gün geçtikçe hayatımızın vazgeçilmez parçaları olmaya başlamaktadır. Otomotiv sektöründe büyük bir değişime sebep olan yapay zekanın dahil olduğu otonom /sürücüsüz araçlara ilişkin çalışmalar 2009 yılı itibariyle hızlanmıştır. Birçok firma yakın gelecekte bu araçları piyasaya sürmeye hazırlanmaktadır. Otonom araçların hızla hayatımıza dahil olması her ne kadar büyük bir gelişme ve insan hayatını kolaylaştıracak bir yenilik olarak görülse de diğer taraftan mevcut altyapı ve hukuk düzeninin bu yeni araçlara ne kadar hazır olduğu sorusunu akıllara getirmiştir. Otonom/sürücüsüz araçların çeşitli nedenlerle sebep olduğu kazalarda kimin/kimlerin sorumlu tutulabileceğine mevcut hukuk düzeni ile çözüm bulmak gün geçtikçe zorlaşmakta ve hukuk alanında değişimi bir zorunluluk haline getirmektedir.
  • Öğe
    Mütareke döneminde “milliyet” ve “anâsır” kavramı üzerine tartışmalar
    (2018) Özkan, Kenan
    Osmanlı Devleti, 19. Yüzyılın başından itibaren Fransız İhtilali’nin doğurduğu ulusçuluk akımının etkisinde kalmış bunun sonucunda bağımsız devletlerin kuruluşuna sahne olmuştur. “Ulus Çağının” ruhuna uymayan imparatorluk yapısı bir taraftan büyük sarsıntı geçirirken diğer taraftan da bu sarsıntıyla başa çıkabilecek çözüm yollarını aramış ve bu kapsamda da “millet”, “milliyet”, “milliyetçilik” ve “anâsır” gibi kavramlar etrafında dönen tartışmalar başlamıştır. Bu tartışmalar I. Dünya Savaşı sonrasında Mondros Müterakesi günlerinde yoğunluk kazandığı görülmektedir. Savaş sonrasında imparatorluklar dağılmış ve Wilson Prensipleri doğrultusunda ulusların kendi kaderini kendi tayin hakkı anlamına gelen self-determinasyon ilkesi ön plana çıkmıştır. Bu ilke, zaten 19. yüzyıl boyunca kan kaybeden ve 20. yüzyılın başında Balkan Savaşları ile bu kaybı hat safhaya ulaşmış olan Osmanlı Devleti’nin Anadolu ve Arap toprakları üzerinde yaşayan Türk olmayan unsurlarına imparatorluktan ayrılmak için büyük bir fırsat vermiştir. Ayrıca prensiplerin 12. Maddesi Osmanlı hâkimiyeti altında kalan unsurlara kendi kaderlerini tayin hakkını da tanımıştır.1 Bu çalışmanın amacı Wilson Prensiplerinin hâkim olduğu I. Dünya Savaşı sonrası sistemde Osmanlı İmparatorluğu çökerken onun yerine “ulus-devlet” modeli üzerine yükselecek olan yeni devletin inşası sürecinde, azınlık unsurların durumu hakkında mütareke döneminin tartışma ortamını yansıtmaktır. Bu noktada Mütareke döneminin genel özelliklerine kısaca değinmenin çalışmamız açısından faydalı olacağı düşüncesindeyiz.
  • Öğe
    Resmî istatistiklere göre Yunan işgalinin Balıkesir ve çevresinde neden olduğu tahribat
    (2020) Özkan, Kenan
    15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali ile başlayan ve sonrasında Batı Anadolu’nun geneline yayılan Yunan işgali, işgal altında kalan sahalar için büyük bir tahribata neden olmuştur. On binlerce Türk-Müslüman toprağını terk ederek göçe mecbur olmuş ve henüz işgal edilmemiş sahalara göç etmiştir. Yunan Ordusunun işgal sırasında neden olduğu olaylar, İstanbul Hükümeti tarafından protesto edilince İtilaf Devletleri Yunan işgalinin İzmir ve çevresi ile sınırlı kalmasını kararlaştırmıştır. Bu maksatla İngiliz General Milne tarafından belirlenen bir hat içerisinde sınırlanan işgal sahası daha sonra gelişen siyasî olayların sonucunda Yunan Ordusunun Haziran 1920’de Milne Hattı’nı aşması ile sonuçlanmış, neticede Yunan işgali Batı Anadolu’nun tamamına yayılmıştır. Bu durumda çok daha büyük bir Müslüman nüfus göçe mecbur olmuş ve Anadolu’nun iç bölgelerine yönelen bir nüfus hareketliliği yaşanmıştır. 23 Nisan 1920’de Ankara’da “olağanüstü yetkilerle” kurulan TBMM ülke kaderine el koymuştur. Hükümet teşkilatı içerisinde yer alan gerek Dâhiliye Vekâleti’ne bağlı Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi gerekse Sıhhiye ve Muavenat-ı İçtimaiye Vekâleti muhacir ve mültecilerin sorunları ile ilgilenmişlerdir. Yunan işgal sahalarından Anadolu’nun iç bölgelerine göç eden Müslüman muhacir ve mültecilere söz konusu teşkilatlar tarafından iaşe ve yaşamlarını sürdürmeye yarayacak malzemenin yanı sıra tıbbî yardımda da bulunulmuştur. Hiç şüphesiz ki bu yardımlar, malî kaynakların yetersiz ve büyük oranda askerî harcamalar için seferber edildiği bir zamana denk gelmiştir. TBMM Hükümeti’nin mali açıdan yetersiz kaldığı noktada, İstanbul’un işgali üzerine teşkilatını Anadolu’nun geneline yayan ve Ankara Murahhaslığını oluşturan Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Müslüman muhacirlerin imdadına yetişmiştir. Hilal- Ahmer Cemiyeti’nin ülke geneline yayılmış teşkilatı ve halktan topladığı bağışlar sayesinde finanse ederek oluşturduğu heyetler, işgalden kaçan ve Batı Anadolu’nun neredeyse tamamına yayılan Müslüman nüfusa TBMM Hükümeti’ne oranla çok daha büyük çapta yardımda bulunmuştur. “Hilal-i Ahmer İmdat Heyetleri” olarak adlandırılan bu heyetler, muhacirlerin iaşe ve tıbbî ihtiyaçlarını sağlamanın yanında, gönderdikleri raporlarla Yunan işgalinin neden olduğu tahribatı da gözler önüne sermişlerdir. Yunan işgalinin neden olduğu tahribat özellikle Sakarya Savaşı sonrasında İç Anadolu’da Sakarya vadisi etrafındaki köy ve yerleşmelerde yoğunlaşmıştır. Sonrasında ise bu tahribatın izlerini Yunan ordusunun İzmir’e doğru geri çekilme hattı üzerindeki kent ve kasabalarda sürmek mümkündür. Özellikle Büyük Taarruz’un başarıyla sonuçlandırılmasının ardından işgalden kurtarılan Batı Anadolu’daki şehir ve kasabaların uğradığı tahribatın tespiti, buralara yapılacak yardımların planlanması açısından oldukça önemlidir. Tahribatın tespiti, barış masasına oturulduğu zaman Yunan Hükümetinden talep edilecek savaş tazminatı noktasında kanıt teşkil edeceğinden, dış politika açısından da ayrıca önemlidir. Bu kapsamda Büyük Taarruz’un hemen sonrasında gerek TBMM’nin gerekse onun daveti ile çalışmalara iştirak eden Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin faaliyetleri Batı Anadolu’da Yunan işgalinden kurtarılan şehir ve kasabalar üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu çalışmada Büyük Taarruz sonrasında işgalden kurtarılan Balıkesir’deki Yunan tahribatının boyutları incelenecektir. İncelemede asıl olarak Sıhhiye ve Muavenet-ı İçtimaiye Vekâleti’ne bağlı olarak çalışmak üzere TBMM tarafından kurulan Muavenet-ı İçtimaiye Komisyonlarının ve Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin bölgeye göndermiş olduğu heyetlerinin hazırladıkları raporlara dayandırılmıştır. Özellikle Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne ait belgelerde Balıkesir ve çevresine ait yerleşim yerleri, nüfus bilgileri, tahrip edilen hane miktarı gibi önemli bilgilerin aktarılmış olması önemlidir. Bu çalışmada gerek Hilal-i Ahmer gerekse Muavenat-ı İçtimaiye Komisyonu verileri karşılaştırmalı bir şekilde ele alınmıştır.
  • Öğe
    Uluslararası politik ekonomi: Bitmeyen Kırım sorunu
    (2017) Al, Arzu; Ayvacı, Figen Aypek
    Uluslararası Politik Ekonomi (UPE); devletlerin, ekonomik ajanların, uluslararası örgütlerin karşılıklı etkileşimlerini çıkar ve çatışma olguları üzerinden yorumlamaya çalışmaktadır. Bu yorumlamayı yaparken de ortaya çıkan sonuçların uluslararası hukuk sistemine uygunluğu test edilmektedir. Bu testin sonucunda ortaya "meşruiyet" sorunu çıkmaktadır. "Yasallık" kavramından ayrılan "meşruiyet" uluslararası hukukun da sorgulanmasına neden olmaktadır. Ancak UPE'nin ilgilendiği ve açıklamaya çalıştığı bir konu olan devletlerin ekonomik çıkar ve kaygıları, uluslararası hukukta meydana gelen bu sorunların kimi zaman göz ardı edilmesine kimi zaman da gündeme getirilmemesine yol açmaktadır. Başka bir deyişle, uluslararası hukuktaki bu ikilemin ortaya çıkmasına da genellikle devletlerin ekonomik ve politik çıkarlarının bir ahenge dönüştüğü politik ekonomi perspektifleri sebep olmaktadır. Bu çalışmada uluslararası hukukun UPE bağlamında kısa bir değerlendirmesi yapılarak ve Ukrayna-Kırım Krizi üzerinden ekonomik kaygılar göz önünde bulundurularak mevcut uluslararası sistem tartışılacaktır.
  • Öğe
    Validation of a conscientious corporate brand framework - A Turkish study
    (Inderscience Publishers, 2013) Baş, Türker; Aydınlık, Arzu Ülgen; Svensson, Göran; Mysen, Tore; Erenel, Fahri
    This study tests a construct of Conscientious Corporate Brand (hereinafter called CCB) introduced by Rindell et al. (2011). It assesses the dimensions of environmental and climate change issues, and the internal and external corporate codes of ethics. Subsequently, it builds upon and validates previous research in the field of ethical branding. The study was performed in business-to-business relationships of large Turkish companies. Copyright © 2013 Inderscience Enterprises Ltd.
  • Öğe
    An example of the impact of American missionaries on the creation of Turks and Muslim perceptions in the western public: Edwin Munsell Bliss
    (Ege Univ, 2020) Yılmaz, Elçin; Özkan, Kenan
    The beginning of the Armenian issue, which has never fallen from the agenda of our country, goes as far as the beginning of the 1915 events until the beginning of the 18th century. Especially the missionary activities supported by the great states in terms of their own political interests since the second half of the 18th century became the main factor that enabled the Turkish-Armenian relations in the Ottoman Empire to become tense. Among the states, we call great powers; America was the most prominent in missionary activities. The Protestants who fled to America to get rid of the Catholic-driven slaughter in Europe spent a missionary establishment in Boston, known as the American Board, at the end of the 18th century. The main aim of the institution; Protestantism and the Bible all over the world to promote and widespread. Young American missionaries who study both science and religion in all American schools affiliated with the American Board organization have been working with great ideals around the world. The American Protestant missionaries propagated the propaganda that the Armenians who were kept alive by keeping the diaries of the so-called survivors were slaughtered by the Turks while they tried to receive education and health affairs and received acceptance and respect among the Christians and they produced the ideological and ideological dimension of the Armenian question with the writings they wrote and the reports they sent to other countries. These missionaries wrote about the oppressed Armenian and dreadful Turkish theme in their writings and expressed the events against Islam in general and against the Turks in particular. They have arguably influenced the objectivity of the perception of the Ottoman and Muslim image in the world public opinion. One of these missionaries is Edwin Munsell Bliss. Bliss, who we would describe as an American missionary, author and editor, expressed the oppressed Armenian and terrible Turkish theme in his writings and he negatively affected the Ottoman image in the Western public opinion with undocumented and unfounded criticisms directed against the Islamic religion in general and the Turks in particular. In this study, we will examine the example of Edwin Munsell Bliss and examine the impact of the writings written by the missionaries and shared with the Western public and try to highlight the history of the problem.